Dün öğlen başladığım ve saatlerdir aralıksız okuyup son sayfasını henüz kapattığım kitap… Bu tarz kitaplara, yani çiçekli isimleri ve kapakları olan, insana sıradan aşk hikayeleri sunduğu izlenimi veren kitaplara her zaman ön yargılarım olmuştur aslında. Daha doğrusu ilk tercihim olmazlar. Ama bu kitap beni gerçekten çok etkiledi. Büyük bir aile sırrı, bu sırrın altında yatan olaylar zinciri, sırrın açığa çıkışı ve etkileri… Kitabı bitirir bitirmez bu yazıya başladım ve şu an yazarken anımsadıkça ‘acaba gerçek mi?’ diye sorgulamadan edemiyorum. Halbuki böylesine bir aşk hikayesi gerçek olsaydı ‘acaba kurgu mu ?’ diye düşünmek daha mantıklı olurdu.
Sarah JIO bu kitabıyla (ilk kitabı) Library Journal en iyi kitap ödülünü almış. Kitap birden fazla hikayeyi bir noktada kesiştiriyor ve bunu yaparken size inanılmaz bir duygu yoğunluğu yaşatıyor. Hikayenin sonuna bir umutla sürükleniyorsunuz. Söylemek istediğim birçok şey var ancak okumak isteyenlerin elinden merak duygularının peşinde sürüklenme zevkini almak istemiyorum.
“Ben ona ihanet ettim. Ama inan, bana geleceğine dair tek bir umudum olsaydı, tüm hayatımı ona adamamı isteseydi benden…orada asla olmazdım. Lakin zamanlamamız çok kötüydü. Bizim zamanlamamız her zaman çok kötüydü.”
Öyleydi sahiden..
Sevgilerle…
Yazar hakkında bilgi edinmek için tıklayınız.